Kayıtlar

Kinezyofobi (Hareket Etme Korkusu) Nedir? Nasıl Yenilir?

      Kinezyofobi, çoğu hastamızda karşımıza çıkan bir durumdur. Hastalar, geçirdikleri bir rahatsızlık sonrasında hastalık iyileşse bile tekrar yaşayacağı korkusuyla hareket etmekten çekinirler. Sedanter yaşam hastanın ağrılarının daha da artmasına sebep olurken aynı zamanda günlük yaşam aktivitelerini de etkiler. Örneğin merdivenden düşme sonrası kısıtlılık yaşayan bir hastam kısıtlılık durumu geçse bile kinezyofobi nedeniyle tekrar merdiven çıkamıyor. Bu durum tedaviyi kısır bir döngüye sokuyor ve fiziksel kısıtlılığın yanı sıra psikolojik durumu da kötü etkiliyor. Tedavinin başarılı olması için uygun değerlendirmeden sonra çizilen tedavi programının yanı sıra psikolojik destek verilmesi de gereklidir. Korku Kaçınma Modeli :     Bu model, litaratürde, bireylerin korkuya dayalı olarak aktivitelerden kaçınması sonucunda kas iskelet ağrısını nasıl geliştirdiklerini açıklayan bir modeldir. Yaralanma sonrası ağrı ile ilgili negatif düşünceleri olan hastalar ağrıyla ilgili korku ve aş

Nörolojik Hastalıklarda Görülen Koordinasyon Sorunları ve Tedavisi

Resim
      Koordinasyon, hareketi düzgün, doğru ve kontrollü bir biçimde yapabilme becerisidir. Yapılan hareketin koordineli olması için gerekli parametreler vardır. Uygun hız, mesafe, yön, ritim, kas gerimi, agonist- antagonist kaslar arası uyum olması gereklidir. Koordineli hareketin gerçekleşmesi için merkezi sinir sistemi ve kas iskelet sisteminin karşılıklı uyum içerisinde çalışması gerekmektedir.  Koordinasyon problemi olan hastalar fonksiyonel aktivite esnasında sıralama, ölçeklendirme, zamanlama sorunları yaşarlar.  Sıralama ; Sağlıklı nörolojik sisteme sahip insanlar farklı aktiviteler yaparken, kaslar belli bir sıralama ile harekete katılır. Ancak koordinasyon bozukluğu yaşayan insanlar kasların sıralaması bozulmuştur. Örn; Gövdeyi öne eğerken çalışması gereken kaslarla birlikte, gövdeyi arkaya doğru eğme hareketini sağlayan kaslar da çalışır. Bu durum da hareket açıklığının azalmasına sebep olur. Zamanlama ; Hareketin düzgün yapılabimesi için belli zamanlama içinde yapılma

Brakial Pleksus Yaralanması Nasıl Oluşur? Tedavisi Nedir?

Resim
         Brakial pleksus, doğum sırasında bebeğin doğum kanalından geçerken brakial pleksusun pasif olarak aşırı derecede gerilmesiyle meydana gelen üst ekstremite paralizisidir(felcidir). Omuz ve boyun üzerine düşmeler, ateşli silahlanma yaralanmaları, kesici-delici yaralanmalar, ağır sırt çantası taşıma gibi durumlar brakial pleksusu zedeleyebilir.                                                       Brakial Pleksus Anatomisi                        Sıklıkla C5-8 ve torasik kök olan T1 sinir köklerindeki yaralanma sonrasında meydana gelir. Yaralanma çoğu zamanda zorlu normal doğum sırasında gerçekleşir. Risk Faktörleri:  *Bebeğin 4 kg üzeri doğması  *Normal doğumlarda bebeğin ters gelmesi  *Annenin pelvisinin dar olması  *Doğumun vakum gibi yardımcı aletle gerçekleşmesi  *Annenin obezite, diyabet olması   *Anne yaşının 35 üzeri olması  *Anne boyunun kısa olması, pelvisin yassı ve basık olması ve gebelikte 17kg'dan fazla alınması    Her spinal sinir, motor, ventr

Patolojik Refleksler

Resim
      Babinski Refleksi : 1.motor nöron ya da pirimidal sistem hasarında görülür. Topuk medialinden baş parmağa doğru yay şeklinde abeslang ile çizgi çizilir. Extansiyon cevabı varsa test pozitiftir. Çocuklarda 2 yaşa kadar görülmesi normal kabul edilir.     Klonus :     * Aşil : Dizi semifleksiyona alırız. Ayak bileğine ani bir dorsifleksiyon yapıyoruz. Cevap titreme şeklindeyse test pozitiftir.                                                     *Patella: Dizi hafif fleksiyona alıyoruz. Patellanın altına refleks çekiciyle vuruyoruz. Ekstansiyon cevabı alırsak test pozitiftir.                                                                   Hoffman Refleksi: Elin 3.parmağının distal phalanxını 2.parmağımızın arasına alıp baş parmağımız ile ani fleksiyon yaparız. Hastanın baş parmağı ile işaret parmağı yakınlaşırsa test pozitiftir.                                                Palmomental Refleks: El tenar bölge boyunca uyarı veririz. Çene kası kası

Kronik Böbrek Yetmezliği Tedavisi ve Egzersiz Reçetesi

          Kronik böbrek yetmezliği 3 aydan daha uzun süredir var olan ve geri dönüşümsüz böbrek fonksiyon bozukluğudur. İlerleyici ve geri dönüşsüz nefron kaybı ile karakterizedir. Böbreğin fonksiyonel yapısını değerlendirmede en önemli test glomerüler filtrasyon hızı (GFH) ölçümüdür. GFH değeri yaş, cinsiyet ve vücut yapısına göre değişkendir. Genç bireylerde 120/130'dur. 30 yaşından sonra yılda 0,75/1,0 azalma gösterir. Kronik böbrek yetmezliğinin evrelemesini GFH ile belirleyebiliriz. Glomerüler Filtrasyon Hızına Göre Evreleme;   GFH değerinde düşme olmaksızın gelişen böbrek hasarı ≥90 Hafif kronik böbrek yetmezliği 60-89 Orta evre 30-59 İleri evre 15-29 Böbrek yetmezliği <15 Nedenleri; Glomerülonefrit (böbrek iltihabı) Doğumsal böbrek hastalıkları Enfeksiyonlar Toksik maddeler Diyabete bağlı böbrek hasarı (Diyabetik nefropati) İdrar yollarında tıkanmalar             Böbrek yetmezliği vücutta birçok sistemi etkiler. Hastaların ilk belirtileri genellikl

Otizm Belirtileri ve Fizyoterapisi

Resim
    Otizm spektrum bozuklukları (OSB) nörogelişimsel bir bozukluktur. Belirtiler erken çocukluk çağında başlar. Sosyal-iletişimsel alanda yetersizlikler ve sınırlı, tekrarlayıcı davranışlar ile seyretmektedir.     Otizm, yaygın gelişimsel bozuklukların içerisinde bulunan bir hastalıktır. Yaygın gelişimsel bozuklukları içinde bulunan diğer hastalıklar; Rett Sendromu Asperger Sendromu Çocukluk Disintegratif Bozukluk Yaygın Gelişimsel Bozukluk- Hiçbir Sınıflamaya Girmeyen (PDD-NOS)     Otizm, yaşam boyu devam eden bir sendromdur. İleri derece zeka geriliği ve gelişimsel dil bozuklukları ile benzer özellikler gösterir. Otizm, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen yaygın gelişimsel bozukluktur. ⇝ Çocuğun kendi dünyasında olması ve aynı durumu koruma saplantısıdır. ⇝ Sosyal ilişki kuramama, dil gelişmesinin gecikmesi ve bazı nesne ve davranışlara tutku vardır.  Tanı koymak için birçok test geliştirilmiştir. En yaygın kullanıl